13 Eylül 2013 Cuma

Açık Radyo’da 21 Ağustos 2013 tarihinde yayınlanan ve “Bozcaada İmar Planı ve Halkın Mücadelesi” başlığıyla haberleştiren programın tam metni...


Ömer Madra : Türkiye’nin çok çeşitli yerlerinden özellikle ekolojik mücadeleyle ilgili pek çok haber aynı anda gelmeye başlıyor. Biz de bunların bir kısmını takip etmeye çalışıyoruz. Siz bize Bozcaada’dan bilgi verirseniz seviniriz.

Mine İnceoğlu : Bozcaada biliyor herkes ki, yüzyıllarca, bağcılığı, üzümleri ve şarapcılığıyla ünlü, ve zaten bağlar da tarım alanı olarak tescil edilmişti. Kırsal alanlar da sit alanı olarak tescil edilmişti. Kasabamızda koruma altında.

Bozcaada ile ilgili bir koruma imar planı yapılıyor. Bu plan askıya çıktı. Bu planda bizim itiraz ettiğimiz birçok sorun var.

Bu nedenle Bozcaada geçtiğimiz yıllarda, çeşitli sokak toplantıları yapılmıştı. Bu imar planı değil ama Bozcaada’nın çeşitli sorunlarıyla ilgili, yaşadığımız yerin dertleri, düşlerimizin paylaşıldığı toplantılar bu yıl bir foruma dönüştürüldü.

Yaşadığımız yerle ilgili bizim de söz hakkımız olduğu inancıyla, çocuklarımıza, torunlarımıza elimizden geldiğince bozulmamış bir çevre bırakabilmek umuduyla insanlar haftada 2 gün toplanıyor.

Siz de biliyorsunuz, bu istek dilek change.org’da da karşılığını buldu. Adanın yeni koruma imar planı, çevre düzeni planıyla ilgili, kimliğinin ve özelliğinin bozulmamasını isteyenlerin verdikleri imza 10.000’e yaklaştı. Türkiye’nin Dünya’nın her yerinden yoğun bir destek geldi.

Bu da günümüzde insanların, kendi yaşadığı yer dışındaki yöreleri nasıl sahiplendiklerini, doğayı, doğal güzellikleri korumada ne kadar duyarlı olduğunu gösteriyor bize.

Ömer Madra : Bu tabi, yerel kaynaklı pek çok harekette olduğu gibi, aynı zamanda da evrensel boyutu olan, bütün yerküreyle, yeryüzüyle ilgili bir mesele olduğu, bunların birbiriyle koparılmaz olduğu apaçık ortada.

Mine İnceoğlu : Adanın en önemli özellikleri kırsal ve doğal özellikleridir. Siz de biliyorsunuz, Bozcaada çok turist çekiyor. Geçtiğimiz yıllarda da çok turist çekti. Adanın büyük bölümünün gelir kaynağı da bu.

Adamızı alanı ve kaynakları çok sınırlı. Yani bir uçtan bir uca 7 km.,su ve elektirk adaya denizaltında kablolarla, borularla geliyor. Ada ancak belirli bir nüfusu barındırabiliyor. Gerek yaşayan olarak, gerek turist sayısı olarak, teknik olarak taşıma kapasitesi sayısı dediğimiz olay bu.
Bu kapasite aşılınca, adanın hem yaşam kalitesi hem doğal güzellikleri ve özelliklerinin de bozulmasına ve tüketilmesine neden oluyor. Özel olan adayı sıradanlaştırıyor.
Bizim bütün istediğimiz, zaten adanın kısa olan turizm sezonu bu bilindik sıradan turizme dayanıyor. Halbuki biz bu nedenle, adanın kimliğine uygun, doğaya çevreye duyarlı turizme yönelmesini istiyoruz. Çevreyi tüketmeyen, adaya gelip yüzme havuzlu çim alanlı diskolu tesisler beklemeyen. Adanın doğal güzelliklerinin bilincinde, onun tadını çıkaracak, onu değiştirmeye zorlamayan kişiler.

Yeni imar planında en önemli şey bu özelliklerimizi (doğal güzellikler) kaybetmemek. Ve böylesine sürdürülebilir bir turizm, sürdürülebilir bir bağcılık için yeşil kırsal bir alan gibi sıradanlaşmasını önlemek.

Ömer Madra : Asıl itirazın ne yönde olduğunu da öğrenmek istiyoruz.
Mine İnceoğlu : Yeni Çevre Düzeni Planı’nda, tarım alanlarının korunması hedefleniyor deniyor. Zaten yıllardır, koruma altında ve sit alanı olarak tescil edilmiş.

Ama plan hükümlerinde, şarap, reçel ve pekmez fabrikaları için 250 metrekareli bodrumu ve 250 metrekare zemin alanı yani toplam 500 metrekareli, 6.5 metreli tavan yükseklikli, bu demek oluyor ki çatısıyla 7-8 metre yüksekliğinde yapılaşmaya kırsal alanda izin veriyor.

Herkesin anlayacağı gibi anlatırsak, 2 daireli 3 katlı apartmanların bağlar içinde, kırsal alanda oluşturulmasına bu plan izin veriyor.

Ayrıca da bu kadar büyük yapıların, 5000 metrekare 5 dönüm gibi bir alanda çok küçük bir alan böyle bir yapı için, ona izin veriyor. Bizim en büyük endişemiz bu. Kırsal alanlarda bunun oluşması çok tehlikeli.

2’ncisi bağlarda, 1.5 dönümde yani 1.500 metrekare alanda bağevi adı altında tatil konutları için izin veriliyor. Bu sıklıkta bir yapılaşma devam ederse, adanın bağ alanları da peyzajı da çok bozulacak. Ada bahçelievler mahallesine dönüşecek.

Bir başka sıkıntımız, adanın doğal plajlarının Habbele ve Sulubahçe üzerinde günübirlik tesisler, bulunduğu yöreyi yok eden yoğun turizm hareketini kolaylaştıracak, 300 metrekare büyüklüğünde, 11 tane lokanta gibi günübirlik tesis yapılmasına izin veriliyor.Bu da bu doğal plajlarımızı yok edecek.

Ayrıca imara açılması izin verilen bölgeler sorunumuz var. Plan yapılırken, plan sürecinde gerekli halk katılımı sağlanmadı. yapılmadı.
Ömer Madra : Ben de onu soracaktım. Bu planın halka sorularak, danışılarak, birlikte orda yaşayan insanlarla, yurttaşlarla demokratik bir süreç sonunda oluşturulmadığı apaçık ortada. Peki ne durumda mücadele, kampanya nasıl sonuçlanacak diye bekliyorsunuz ?

Mine İnceoğlu : Change.org’da imza desteği devam ediyor. Yasal süreç başlayacak. Çünkü yasal olarak bu toplantıların yapılması gerekiyordu, yeterince yapılamadı. Bizim isteklerimiz plana yansıyamadı. Bundan sonra bu mücadele, halkın katılımıyla yoğun olarak, Bozcaada dışında yaşayanların da desteğiyle, umarım ki başarılı bir şekilde sonuçlanacak. Açık Radyo’ya çevreye olan duyarlılığı nedeniyle çok teşekkür ediyoruz. Minnettarız, sağolun.

Ömer Madra : Biz teşekkür ederiz. Mine Hanımla, Bozcaada’da planı konuştuk. Türkiye’nin dört bir yanında çevreye tasallut yapılandırma planları yapılıyor ve uygulamaya konuluyor. Bunların da elimize geçtiği ölçüde sizinle paylaşmaya çalışıyoruz.

Yayını dinlemek için tıklayınız : http://www.acikradyo.com.tr/default.aspx?_mv=a&aid=32011
Kaynak : http://goo.gl/9VAGug

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder